23 Haziran 2013 Pazar

Kas Lif Tipleri ve Egzersiz İlişkisi

S: Kas lif tiplerinin sporcu performansına bir etkisi var mı? Eğer varsa bu ne gibi bir etkidir?

C: Bu soru, ben Amerika'dan dönerken en ateşli tartışma konularından biriydi.Ülkemizde ne yazık ki yeterli spor genel kültürü olmadığından ve vücut geliştirme yapanlar sadece kaslarını büyütmekle haşır neşir olduklarından bu gibi tartışmalar pek yapılmıyor,ama aslında vücut geliştirme genetik yapıyla en yakından ilişkisi olan spor dallarından biri ve bu soruda genetikle çok yakından ilişkili.Onun için cevabı biraz uzun tutmak istiyorum:Vücudumuzda taşıdığımız iskelet kaslarının hepsi aynı değildir.Bunlar farklı metabolik ve fonksiyonel özelliklere  ve taleplere cevap verebilecek farklı özelliklerle donatılmışlardır.Tüm kaslar aerobik ve aneorobik performans gösterebilme özelliğine sahip olsalar bile bunlardan bazıları biokimyasal olarak aerobik ve anaerobik taleplere daha uygun cevap vermektedirler.Bunun için fizyoloji bilimi kas lif tiplerini iki gruba ayırmıştır.Aerobik özelliği ve yeteneği yüksek lifler,Tip 1.Anaerobik özelliği ve yeteneği yüksek lifler,Tip 2..Hepimiz bu iki kas tipinin değişik yüzdelerdeki kombinasyonlarından oluşmuş kas liflerinden oluşuyoruz.Türkçe kaynaklarda kırmızı lifler Tip 1,beyaz lifler ise Tip 2 olarak adlandırılmaktadır.Kırmızı lifler ST(slow tension)yavaş gerilim,beyaz lifler ise FT(fast tension)hızlı gerilim özelliğine sahiptirler. ST lifleri yani kırmızı liflerin dayanıklılık gerektiren sporlar için daha uygun olduğu düşünülmektedir.FT lifleri ise kısa zamanda yüksek güç üretimi için daha uygun görülmektedir.Bu özellikler sporcuların atletik yetenekleri açısından çok büyük önem taşımaktadır ve yapılan idmanlar ile lif tipleri arasındaki oran ne yazık ki değiştirilememektedir.İşte bu, o sporcunun genetik limitidir.

Sorunun ikinci bölümüne geçelim.Kırmızı lifler yani ST lifleri sadece %25 büyüme gösterebilmektedirler.FT lifleri ise % 100 büyüyebilme yeteneğine sahiptirler.Çok büyük şampiyonlar bu kas tiplerinin mükemmel kombinasyonlarından oluşmuş seçkin kas demetleriyle donatılmışlardır.Bu onlara gerek idman, gerekse algılama yönünden büyük avantaj sağlamaktadır.Bu güne dek bilinen 'Kas lif sayısının fazlalığı' yanında bu da çok önemli bir faktördür.

Ağırlık çalışmaya başladığımız setin ilk tekrarlarında ST tipi lifler çalışmaktadır,FT lifleri ancak setin son iki üç tekrarında devreye girmektedirler.İşte bu yüzden tam bir hipertrofik uyarım sağlamak için bu lif tiplerine uygun çalışma sistemleri geliştirilmiştir. Forced reps,Speed system,Heavy Duty vb. Kimi vücutçuların ağır sistemlere dayanabilme özelliği buradan gelmektedir.İşte bu yüzden farklı vücutlar, farklı sistemlere, farklı cevaplar verirler,yani bir başkasının kolunu 50 cm yapmış olan bir sistem size çok fazla gelebilir.

Olimpiyatları göz önüne getirelim ve maraton koşucularını hatırlayalım.Afrikalı sporcular,arkalarında milyonlarca dolarlık sponsor ve yatırım olan tıp ve spor biokimyasında devleşmiş birinci dünya ülkelerinin o inanılmaz sporcularını geride bırakıp nasıl birinci oluyorlar?Ya da vücudu boğum boğum kaslarla kaplı dünya ağır sıklet boks şampiyonu neden kalas gibi bir herife bir kaç darbede nakavt olabiliyor?



Cevap basit.Genetik yapı, en büyük farklılıkları yaratan ana etmendir. Bu sizin belirlenmiş limitinizdir.

Ve ne kadar sıkı idman yaparsanız yapın,ne kadar iyi bir diet izlerseniz izleyin, veya en güçlü steroidini kullanın,kalıtımlarınızda ne yatıyorsa en fazla o olabilirsiniz.

Buna benzer bilgiler ve çok daha fazla süper detay için PODYUM GEREKMEZ isimli kitabımızı edinebilirsiniz: http://www.idefix.com/kitap/podyum-gerekmez-orhan-tezisci/tanim.asp?sid=X6L3KXESEG0GW5N6VLYX